Sunuş (22)

Seyretmeye Devam Ediyoruz…

Bakmak, temaşa etmek, karışmamak, müdahale etmemek, yürümek, yol almak, hareket etmek, anlamlarına geliyor, seyretmek fiili. 

Bizler de bazen düşünerek, bazen düşünmeden bakıyor, bazen dalgın bazen de tetikte seyrediyoruz dünyayı…

Kimilerimiz seyrettiklerimizin etkisiyle yerinde duramıyor ayağa kalkıyoruz. Emr-i ilahiye uyarak: “Ey bürünüp sarınan kalk, artık(kafirleri azap ile) korkut, 74/1-2

Seyr-ü sefer halinde deveran eden dünyada temaşa ederken Rabbimizin ayetlerini “sen bunları boşu boşuna yalatmadın” diye düşünüyorsak, niçin yaratıldığımızın, bu dünyada neden varolduğumuzun bilincine de vakıf olacağız demektir.

“Ya sizi ancak boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten bize döndürülemeyeceğinizi mi sandınız. (Müminun:115) 

“O göğü ve ve yeri ve bunların arasında bulunan şeyleri biz boşuna yaratmadık. Bu o küfredenler zannıdır. Bu yüzden küfredenlere ateşten helâk vardır.”(Saad:27)

İşte dünyaya mü’min olarak bakan kişi baktığı varlıklardaki sanatı görerek “fesubhannallah” diyerek şükredecek “said” lerden olacaktır.

Ya “şaki”ler, art niyetle bakacak asi olacak gözleri yorgun olarak kendilerine dönecektir.”

O birbiriyle ahenktar yedi gök yaratmış olandır. O çok esirgeyicinin yaratışında hiç bir nizamsızlık göremezsin. İşte gözünü çevir, (bak orada) hiç bir çatlak görecek misin? Sonra gözünü iki kere daha çevir. O göz hor ve hakir yine sana dönecektir ve o, (artık bir kusur bulabilmekten) yorulmuştur.” (Mülk 3-4)

O halde iman eden kişi, ahenk içinde yaratılmış dünyada yaşarken tevhidi ahengi bozan ölümsüzlük larla mücadele etmek zorundadır. Allah’a karşı isyan eden kişileri boş vermişlikle seyredebilir mi mümin..Gücünün yettiği kadar dünyanın seyrini bozanlarla mücadele etmelidir. 

Eğer kişi karışmadan, müdahale etmeden seyrediyorsa dünyayı gün gelecek o acıların içinde kendisi de boğulacaktır. Hem mümkün mü inanan bir kişi için olayları boş boş seyretmek. 

Bir haberde: “Sizden bir kimse çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin, buna gücü yetmezse diliyle tağyir etsin, buna da gücü yetmezse kalben buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir. ” Olaylara bakışımızı bu minval üzere değerlendirmezsek azalarımızın işlevini yerine getirmemiş oluruz…

“…Onlara kulaklar, gözler, gönüller de vermiştik. Fakat ne kulakları, ne gözleri, ne gönülleri, onlara hiç bir şeyle fayda vermedi…” (Ahkaf: 26)

 İlmel yakın olarak dünyayı iyi seyretmek zorundayız dedik. Seyrettiklerimizin güzel olabilmesi için iyi bir tablo çizmeliyiz. Bugün bu tablonun oluşmasında acaba bizim hiç payımız suçumuz yok mu?

Kimileri, ” elimizden birşey gelmez” diyerek olumsuzlukları seyretmek zorunda olduğunu hissediyor. Bu acizlikten kurtulmalı insan. Zira bu hengâme içerisinde olayları seyreden ve kaydeden birileri daha var: Melekler, “Onun (ve her insanın) önünde, arkasında kendisini Allah’ın emriyle gözetleyecek takipçi (melek)ler vardır..” (Rad:11) Onlardan öte kendisini ne bir uyku, ne uyuklama tutmayan Allah her şeyi görmekte. Basar sıfatıyla bizim göremediklerimizi de görmekte. İçimizde taşıdığımız niyetleri de bilmekte… Ve ona göre ya bizi seyretmekle doyamayacağımız cennet güzelliğine yerleştirecek ya da seyretmek istemeyip de seyretmek zorunda kalınan cehenneme yerleştirecektir.

Nur suresindeki (30-31) ayetlerle gözlerimizi harama bakmaktan sakındıralım. Hiç hakkı görüp de yaşayanla, görmeyen bir olur mu? Düşünmüyor musunuz? Rablerine toplanacaklarından korkanları Kur’an’la uyar. O’ndan başka bir dost ve aracıları yoktur. Umulur ki korunurlar.(6/50.51)

Dergimiz de yayın hayatında seyrü sefer ediyor. Kasım ayında da sizlerle beraberiz. Hamd olsun. Yılın 11. ayı ile kış bölümüne geçiyoruz. Ayıran, bölen, kısımlayan anlamına gelen Kasım ayında da bilvesile hakkı batıldan ayırarak hak üzere yola devam edelim… Üşürken ısınamayanları unutmayalım. 

Seyrederken seyredildiğimizi de bilelim ve o canlılıkla hak üzere yaşayanlardan olalım. 

Hakkıdır hakkı yaşayan mü’minlerin Cennet…