Sunuş (48)

Selam olan Rabbimizden bizleri selamete çıkarmasını, günahlardan, hatalardan salim kılmasını temenni ediyoruz. Ve onun selamıyla selamlıyoruz.

Selamunaleyküm. Daha dün gibi… 1997 yılının Ocak ayında büyük bir coşkuyla yayım hayatına girmişti NİDA. Amacı Hakk’ın mesajını iletebilmekti okumayı sevenlere… O günden beri de ara vermeden neşriyat hayatında yaşamına devam etti. Kimilerine göre yerel bir dergi, kimilerine göre taşrada çıkan bir yayın organıydı. Velhasıl 4. yaşını doldurdu NİDA. Allah hayrını kullarından dilediğine verirmiş. Bize de lütfetti hamd olsun. Bu hayırla, hayır kapılarını açmaya devam edeceğiz inşallah. 4-5-6, elbette bir gün bu da miadını dolduracak ve Allah için olup, Allah’a dönecek. Ve fayda sağladığı sahaların karşılığını almak üzere. “Ey mutmain olmuş nefis! Razı edici ve razı edilmiş olarak Rabbine dön! İyi kulların arasına gir! Cennetime gir!” 69/27-30

İşte o güzel mekana sahip olmak için bütün bu gayretler. Yoksa yayım hayatında, sırf katılımcı olmak için değil bu çabalar. Kendi inanmışlığımızın alevini sürekli canlı tutmak derdimiz. Zira sorumluluk ruhu olmayan bir inanç iflas eder. İnsanın iştahı yedikçe açılırmış. Salih amel gayreti de işledikçe bir diğerinin isteğini, direncini meydana getiriyor. Bu havayı teneffüs edenlerin hayatından yapay sorunlar ortadan kalkacaktır. Yaşadığımız inancı kurumsallaştırmaktan ve alışkanlık haline getirmekten imtina etmeliyiz. Zira bu dinin esas mahiyetinin yitirilmesine sebebiyet verir.

Geride bıraktığımız dört yıldan sonra yine geleceğe; geçmişten gelen bilgilerimizi eksiksiz değerlendirmek, sürekli olarak maneviyat esintilerine açık kalmak, körü körüne taklitlere kapılmamak ve her zaman nizamiliği takip etmek şiarımız olacak. Ama bireyin bu şuuru taşıması yetmiyor. Toplumsal olarak bu bilincin yerleşmesi gerekiyor. Gerekiyor ki nizamilik sağlanabilsin. Descartes: “Ormandan kurtulmanın çaresi yanlış dahi olsa aynı istikamette gitmektir. Zigzaglar aleyhe işleyen teşebbüslerdir.” diyor.

“Toprağında ara, sana ateş gerekse
Başkalarının ışığından sana ne
Batılı cam ustasının erdemi kendine
Öz dünyanı Hint toprağıyla kur.” (İkbal)

Biz de kendi toprağımızda, kendi işığımızla yolumuzda ilerleyeceğiz inş. Çünkü bir toplumun kaderi, o toplum içindeki kişilerin etkinliğine bağlı imiş. “Halkı ıslah ediciler olsaydı, Rabbin o beldeleri zulüm ile helak edecek değildi.”11/117. Helak olmamak için ıslah gayretini kesintiye uğratmadan ifa etmeliyiz.

2000’e artı bir sayısı hemen eklendi. 365 gün neyi değiştirdi. Gerek sizin hayatınızda, gerek toplumsal hayatta. Allah’ın verdiği değişiklikler hariç (ölüm, hastalık, yokluk) pek de bir şeyler değişmedi gibi. Daha da yozlaşarak mevcut iyi halden de uzaklaşmalar baş gösterdi. Hazindir. Zira batıl vesilelerle doğruyu öğrenmek, faydalı olmak sağlanmaya çalışıldı. Halbuki Hak gayenin vesileleri de Hak olmalıdır ki dejenerasyonun önüne geçilebilsin. Biliyorsunuz, Peygamberliğin dışında her şey çalışma ile olur.

Çalışmalarımızda bize destek olmanızı temenni ediyoruz. Allah’a emanet olun. Birbirinden doyurucu yazılarla sizleri başbaşa bırakıyoruz.