Sunuş (7)

İslâm’ın selametiyle salim olanlara selam olsun…

Arı misali topladığımız polenleri (değerli yazılarımızı) Nida’nın peteğinden sizlere ulaştırmaya çalışıyoruz. Ve yine şükrediyoruz, hamd ediyoruz.

Zira; durmak bilmeyen hayat hepimizi geleceğin yazılı olduğu hayat yolunda ilerletiyor. Lakin her varlık gibi insanoğlu da fani… Bir kısım insanlar giderken bir kısmı onun yerine geliyor. “…Eğer (taatden) yüz çevirirseniz yerinize sizden başka bir kavmi getirir. Sonra da onlar sizin benzerleriniz olmazlar.” (Muhammed Sûresi: 38)

Bugün yaşamakta olanların en uzun ömürlüleri bile, bir asır sonra dünyada olmayacak. Yerlerini başkalarına bırakıp çekip gidecekler.

“Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığımız; siz onların yaptığından sorulacak değilsiniz” (Bakara Sûresi: 134)

Gelip geçen hayırlı bir ümmetin ferdi olabilmek için iyiliği emredip kötülüğü nehyetmeliyiz.

Lakin; hayat maratonunda ilerleyen insanlığa bakıyoruz. Kimilerinin nefesi tükenmiş, dizlerinin bağı çözülmüş, kimileri de yuvarlanmak üzere. Bu insanlara bakınca yarışı bitiremeyecekleri vehmine kapıyoruz. Hayatla mücadeleden yılmış, hemen yenilgiyi kabullenmiş yoğun bakımdaki hastalara sizde gönül doktoru olabilirsiniz.

Fakat… Yenilgiyi kabullenmiş insanlara ne diyebilir, nasıl gayrete getirebiliriz ki batıl yolun gayretlerini ve hakikat yolunun gayretsizlerini Allah’a havale edelim.

Yol var Allah’a gider; yol var şeytana gider. Allah’a giden yolun yolcuları olmak için gayret gösterirken siz okurlarımızla beraber olmak istiyoruz. Ve Ağustos ayı yolculuğumuzda Nida’nın sayfalarını çevirip okumaya başlıyoruz.

Selam ve Selametle…