Günümüzde, Kur’ân-ı Kerîm muhtevasının başka dînî ve tarihî metinlerden devşirildiği şeklindeki bir iddia bazı fanatik İslâm düşmanları için âdeta genel-geçer bir itham olarak öne çıkmaktadır. Bu iddia sahiplerinin Türkiye’deki uzantıları Turan Dursun, İlhan Arsel ve benzerlerinin çevreleridir. Türkiye’deki bu çevrelerin Kur’ân ve İslam hakkındaki iddialarının, tamamen husumetten kaynaklanan gayr-ı ilmî iftiralardan öteye geçemediklerini ispatlamak için çaba sarfetmek bile onlara değer atfetmek olacağından, onları kendi cehaletlerine terk etmekle yetiniyoruz.
Yabancılardan ise; Arthur Jeffery, Richard Bell… gibi bazı konularda biraz ciddiye alınabilecek oryantalistlerin yanısıra, seviyesiz ve ön-yargılı birçok kimsenin de bu konuda eser yazdıklarını görüyoruz.
Ön-yargılı zihniyete bir örnek olmak üzere, yakın bir geçmişte “New York Times’ın en çok satan yazarı” diye lanse edilen Robert Spencer’in yazdığı ve:
Dünyanın En Toleranssız Dininin Kurucusu
Muhammed Hakkında Gerçekler
şeklinde tercüme edilebilecek kitaptan bir iddia verelim:
Kitabın yazarına göre, [Hz.] Muhammed eserini [Kur’ân’ı] Yahudîlik, Hıristiyanlık, Zerdüştîlik, Hinduizm gibi dinlerden devşirmiştir. Bu meyanda, yazarın “Yahudîlikten devşirilmiş” olduğunu iddia ettiği bir örnek de şudur:
Mâide 5/32 âyeti, Mişna, Sanhedrin 37a (iv-5)’den alınmıştır.
Bilindiği gibi, biri diğerini haksız yere öldüren “Âdem’in iki oğlu” kıssasının anlatıldığı Mâide 5/27-31 âyetlerinden sonra gelen 32. âyette şöyle buyurulur:
مِنْ أَجْلِ ذَلِكَ كَتَبْنَا عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الْأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا (..)
5/32. Bu nedenle İsrailoğullarına şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur; kim de onu diriltirse (yaşatırsa), bütün insanları diriltmiş (yaşatmış) gibi olur.
“New York Times’ın en çok satan” yazarına göre Kur’ân’ın bu âyeti Yahudilikten alınmadır. Çünkü Yahudilerin kutsal metinlerinden Mişna’da aynen böyle yazılmaktadır.
Yazar, Mâide 5/32 âyetinin aynısı olduğunu iddia ettiği Mişna, Sanhedrin 37a (iv-5)’den alıntıladığı metni şöyle vermektedir:
Man was created single in order to show that to him who kills single individual it shall be reckoned that he has slain the whole race, but to him who preserves the life of a single individual it is counted that he hath preserved the whole race.
Bu alıntının Türkçe çevirisi şöyle yapılabilir:
Kendisine şu gerçeğin gösterilmesi için Âdem tek başına yaratıldı: Kim bir kişiyi öldürürse bütün insan soyunu öldürmüş sayılacak ve kim de bir kişinin hayatını korursa bütün insan soyunu yaşatmış sayılacak.
Gerçekten de, bu ifadelerdeki mesajla Mâide 5/32 âyetinin mesajı –anlam olarak– örtüşmektedir. Fakat yazarın alıntı yaptığı kaynağa başvurduğumuzda, yukarıdaki İngilizce çeviride çok önemli bir tahrifle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Şöyle ki:
Yazarın kaynak olarak atıfta bulunduğu Mişna, Sanhedrin 37a (4:5/J,K)’in Yahudi din otoritelerince onaylanan resmî* İbranice metni şöyledir:
(…) לְפִיכָךְ נִבְרָא אָדָם יְחִידִי, לְלַמֶּדְךָ, שֶׁכָּל הַמְאַבֵּד נֶפֶשׁ אַחַת מִיִּשְׂרָאֵל, מַעֲלֶה עָלָיו הַכָּתוּב כְּאִלּוּ אִבֵּד עוֹלָם מָלֵא. וְכָל הַמְקַיֵּם נֶפֶשׁ אַחַת מִיִּשְׂרָאֵל, מַעֲלֶה עָלָיו הַכָּתוּב כְּאִלּוּ קִיֵּם עוֹלָם מָלֵא.
Bu resmî metnin, Yahudi otoritelerince yapılan dört İngilizce çevirisi ise şöyledir:
Soncino çevirisi:
For this reason was man created alone, to teach thee that whosoever destroys a single soul of Israel, scripture imputes [guilt] to him as though he had destroyed a complete world; and whosoever preserves a single soul of Israel, scripture ascribes [merit] to him as though he had preserved a complete world.
Herbert Danby çevirisi:
Therefore but a single man was created in the world, to teach that if any man has caused a single soul to perish from Israel4 Scripture imputes it to him as though he had caused a whole world to perish; and if any man saves alive a single soul from Israel4 Scripture imputes it to him as though he had saved alive a whole world.
4 Some texts omit ‘from Israelʼ
Michael L. Rodkinson çevirisi:
Therefore the man was created singly, to teach that he who destroys one soul of a human being, the Scripture considers him as if he should destroy a whole world, and him who saves one soul of Israel, the Scripture considers him as if he should save a whole world.
Jacob Neusner çevirisi:
4:5, J. Therefore man was created alone, (1) to teach that whoever destroys a single Israelite soul is deemed by scripture as if he had destroyed a whole World. K. And whoever saves a single Israelite soul is deemed by scripture as if he had saved a whole World.
Ve bu İngilizce dört metnin Türkçe tercümeleri ise şu şekilde yapılabilir:
Bu sebepten insan (İbranice ‘Adam’) tek başına yaratıldı: Kim İsrail’den (İsrailli) bir nefsi öldürürse Kutsal Kitap tarafından bütün insanlığı (‘âlemi’) öldürmüş addedileceğini, kim de İsrail’den (İsrailli) bir nefsin hayatını kurtarırsa bütün insanlığı (‘âlemi’) kurtarmış sayılacağını sana öğretmek için.
Yazarın verdiği İngilizce çeviride, gerek resmî Mişna metninde ve gerekse genel kabul görmüş İngilizce çevirilerinde ikişer defa geçen “İsrail’den [me-Yisrâel]” sözcüklerinin atlandığı (çıkarıldığı) hemen görülmektedir. Yani yazar Mişna’nın İngilizce’sinden yaptığı alıntıda dürüst davranmamakta, cümlenin en önemli bir kelimesini hazfederek (düşürerek) alıntılamaktadır. Bu yolla yazar, aslında ırkçı bir zihniyetle yapılmış bir tahrifatı gizlemekle metni Kur’ân’da verilen doğru anlama uygun hale getirmektedir. Başka bir ifadeyle, Yahudilerin fahiş bir tahrifini gizlemek için alıntıda tahrif yapmaktadır. Sonra da Mâide 5/32 âyetinin Mişna’dan ve dolayısıyla Yahudilikten ‘devşirme’ olduğu iddiasında bulunmaktadır.
Bu tutum, Yahudilerin Allâh’ın vahyi üzerindeki ırkçı tahrifatlarını gizleyen bir sahtekârlık örneğidir ve metinler üzerinde nasıl fütursuzca tahrifat yaptıklarını gösteren modern, ibret-âmiz bir belgedir.
Kim kimden devşiriyor?
Kur’ân’ın “İsrailoğullarına yazdık (vahyettik)” buyurduğu Mâide 5/32 âyetindeki ifadeler bugünkü Tevrat (veya Tanakh) metninde –yakın anlamıyla da olsa– yer almamaktadır. Bu demektir ki, bir zamanlar İsrailoğullarına vahyedilen bu âyet, daha sonraları kutsal metinden çıkarılmıştır. Bu âyetin yakın anlamında bir metin, Hz. Musa’dan 1500 sene sonra yazılmış olan kutsal(!) Mişna metnine –ırkçı bir rötuşla/tahrif edilerek– ithal edilmiştir.
Daha önce İsrailoğullarına (İbranice olarak) indirilen bu vahiy, son Peygamber Hz. Muhammed’e inen Maide: 32 âyetiyle, bu defa Arapça olarak, orijinal anlamıyla tekrar vahyedilmiş olmaktadır. Dolayısıyla, Yahudi Kutsal metninden çıkarılan ve 1500 sene sonra Mişna adıyla devşirilen bir metne tahrif edilerek [“me-Yisrâel” ilavesiyle] yerleştirilen bir Tevrat âyetini, Kur’ân-ı Kerîm tashih ederek ‘tekraren’ inzal etmektedir.
Bu durum, bir ‘aşırma’yı mı, yoksa Yahudilerin tahrifatının tescilini mi belgelemektedir?
Her Müslüman, sıhhatinden şüphe etmediği Kur’ân metni ile geçmiş dînî metinler arasındaki tevafukları (örtüşmeleri) –aynı Yaratıcı’dan gelmeleri itibariyle– ‘ilâhî hakikatlerin tekraren inzali’ şeklinde anlamaktadır.
Sonuç olarak, bu konuda orijinal olan, Kur’ân’daki ifadelerdir; Tevrat’dan 1500 sene sonra yazılmış olan kutsal(!) Mişna veya Talmud’daki ifadeler değil!..