Bütün İnsanlığı Öldürmek… Ve GAZZE…

Gözleri perdelenmiş, kulakları mühürlenmiş zalimlerin ve yardımcılarının yıllardır sürdürdükleri zulümlerinden bir parça; Gazze…

Sadece bir parça mı?

O küçücük yüz ölçümüyle derler toparlar dünyadaki zalim karşıtı ve mazlumların yandaşı tüm sesleri… Aynı zamanda gevşemeye yüz tutmuş ‘müslüman bilinci’ öyle bir toplar ki…

Zaman zaman bir uyanma, ayıkma sebebimiz… Zaman zaman dinse de sürekli ağrıyan dişimiz… Şiirlerimizin, edebî metinlerimizin onsuz olmayan teması ve çoğu kez de ülkelerin gündelik politikaların figürü, Gazze…

Öncesi pek bilinmeden 2006 yılından bu yana anlatılır Gazze. “İşgal edilmemiş tek kara parçası” olmanın gururunu taşır Filistin adına. Bir sembol olmaya adaydır Gazze; Kudüs ve Aksa gibi.

Ağlayamayan gözlerimize yaş, ağrımayan yanlarımıza yaradır.

 

 

Her zihnin kendi dünya görüşü etrafında hamur gibi yoğurduğu kana bulanmış toprakların yurdu…

Gazze mi Filistin mi?

Ramallah mı Kudüs mü?

Sorular…

Dünya seyirci ve işte bu seyirciler arasında yitip giden Gazze…

O büyük büyük isimleriyle dünyanın güvenliğini koruyorlarmış edalarıyla gerim gerim gerinenler, insan hakları derken Gazze’dekini bir insan olarak görmeyenler; kadın ve çocuk üzerinden türlü sosyal duyarlılıklar kasıp da söz konusu Gazzeli çocuk ve kadın olunca dilleri lâl, gözleri şaş kesilenlerin ‘duyarlılıkları !’ arasında kaybolup yiten, Gazze.

Derin sessizlik… Güvenlik Konseyleri, dünya mele ve mütrefleri, ekonomik troller, o devasa şirketler… Hepsi Gazze’ye… Kim yanında!

Vehn diyor Allah Rasulü… Dünyaperestlik… Ve ölüm korkusu, hayata çakılmak, hem kendine hem de düşmanına karşı izzetini kaybetmek pahasına zevk-u sefaya dalmak… Gazze bir su serpiyor, görebilene, düşünebilene… Kendini abarttığın ‘sana’, “bak işte biz burada ölürken kılını kıpırdatamayacak kadar çakılısın” dercesine…

Tepkiler emir komutaya bağlı; sinmiş ve silik gölgeler gibi!

Dünyanın özgür insanlarının dilinde bir umut olarak bayraklaşan Filistin’dir Gazze.

Ateşe veriliyor dünya, Gazze’nin gözlerinin içinde. Gökyüzünden düşen yıldızlar yerdeki yıldızları topluyor bugün yine Gazze’de. Vicdanları yakıyor, dünden daha fazla, Kore’den, Vietnam’dan, Bosna’dan, Irak’tan topladığı ateşler eşliğinde.

Bugün sorgulanan sadece Siyonist devlet değil; Batı’nın kirli yüzüdür; onun soykırım yapma cür’eti ve soykırımı izleme rezaletidir.

İnşâ olur Gazze. Her seferinde yıkılan ama yeniden yapılan binaların taşlarını yerine koymanın elbet zamanı gelir. En güzel metinlerimizle inşâ ederiz şehirleri ve şahit olanların ardından yakarız ağıtlarımızı yeniden. Ancak bu kez özgür vicdanlar doldursun dünyanın her yanını, öldürülen çocukların hesabını sormak için indirsinler semâdan hesabı. Kimsenin yanına kâr kalmasın, soğusun yürekleri mazlumların. Belki ondan sonra sıvanır kollar, is kaplamış vicdanların temizliği için…

Gazze! İnsanlıktan hesap sorma sen, O hesap, hesap görenlerin en hayırlısının, bırak sen hesabını Rahman’a!?